Dolmenler (Kapaklı Kaya Mezarlar) |
Trakya’da çok sayıda görülen tümülüslerin erken safhası olarak kabul edilen dolmenler, genel olarak Kırklareli’nin kuzey – kuzeybatı dağ yamaçlarında ve bu yamaçlara yakın ova eteklerinde sıralanmıştır. Bölgede kapaklı veya kapaklı kaya olarak da anılan dolmenler, yekpare, yassı iri taşlardan, basit oda şeklinde yapılmış anıt mezarlardır.
Şu ana kadar yapılan araştırmalarda Edirne’nin Lalapaşa ilçesi merkez olmak üzere, bir hat halinde Kırklareli’nin Demirköy ilçesi yakınlarına kadar ulaştığı tespit edilen dolmenlerin Erken Demir Çağı (M.Ö. 1300 – 800) sürecinde kullanım gördüğü anlaşılmaktadır.
Menhirler (Dikili Taş)
Megalit (büyük taş), dikili anıtsal mezar taşlarıdır. Kırklareli ve yakın çevresinde çok sayıda görülmektedir. Çoğunlukla yakın dönem mezarlık alanlarında da benzer dikili mezar taşları görülmekte ise de esas kullanım süreci Erken Demir Çağı’dır. Yükseklikleri ortalama 3 metreye varan dikit örnekleri Kırklareli merkez ilçe, Erikler, Değirmencik, Ahmet’çe köyleri ile Lüleburgaz ilçesinde görülmektedir. Ancak, Kırklareli merkezi de dâhil olmak üzere, çoğu ilçe ve köylerdeki Müslüman mezarlarında bulunan dikili taşların bir bölümünün orijinal yerlerinden sökülerek getirilen menhirler olduğu düşünülmektedir.
Tümülüsler
İçerisinde mezar bulunan, insan eliyle oluşturulmuş yığma tepelerdir. İl sınırları içinde 92 adet tümülüs tescil edilmiştir. Ancak yapılan yüzey araştırmaları sonucunda bunların sayısının 200’den fazla olduğu görülmüştür.
Aşağıpınar Höyüğü
İl merkezinin güneyinde, şehre 3 km. mesafede bulunmaktadır. Aşağıpınar Höyüğü’nün kuzeybatısında bulunan tatlı su kaynağının önceleri daha doğuda, Haydardere yatağı üzerindeyken, zamanla batıya doğru kaydığı ve aynı şekilde bu pınar önünde küçük bir gölcük–bataklık olduğu da öğrenilmiştir. Aşağıpınar kazılarında şimdiye kadar rastlanan en eski kültür katı M.Ö. 5800 yıllarına tarihlenmektedir. Anadolu kronolojisine göre Geç Neolitik, Balkan kronolojik sisteminde ise Neolitik Çağ–Karanovo II dönemine tarihlenen bu ilk yerleşim, Demir Çağı’na (M.Ö. 1200) kadar süregelecek olan Trakya kültürünün de temellerinin atıldığı bir süreci temsil etmektedir.
Kanlıgeçit Höyüğü
Kırklareli’nin yaklaşık 3 km. güneyinde, Aşağıpınar’a 300 m. mesafededir. Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3. bin yıl) tarihlenen bu yerleşim alanı, Anadolu’da ve Yakındoğu’da M.Ö. 3. bin yıl kentleşme sürecinin ortaya çıktığı, yavaş yavaş kent devletlerinin oluştuğu bir süreci temsil etmektedir. Bu yerleşmelerdeki yapıların basit ahşap yapılar şeklinde olduğu; genellikle yerleşmelerin savunma amaçlı derin bir hendek ve bunu sınırlayan ahşap bir duvar ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Taş malzeme mimaride hemen hemen hiç görülmez. Yapılan çalışmalarda, Kanlıgeçit’in Anadolu yerleşmeleri ile tam olarak benzeşen büyük bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. Yerleşim, taş sur ile çevrili bir iç kale ile bunun etrafında yayılmış aşağı şehirden oluşmuştur.
Camiler, Külliyeler
Kadı Camii
Kırklareli il merkezinde, Ahmet Mithat İlkokulu karşısında bulunmaktadır. Emin Ali Çelebi tarafından 1577 yılında yaptırılmış olan cami, halen kullanılmakta olup, kare planlıdır. Daha önceden yakınında bulunan bir mahkemeden dolayı Kadı Camii denilmektedir. Bir diğer adı da Emin Ali Çelebi Camii olan yapının duvarları, üç cephede düzgün küfeki kaplamadır. Alt sıra pencerelerinin söveleri ve mihrabı, çok iyi bir işçilikle küfeki taşından yapılmıştır. Hafifletme kemerlerinde kabartma dilimli ve kemer sivrisine yakın rozetler, caminin tek süsleme özelliğidir. Tavan ve çatısı ahşap olup, dört mahyalı ve üzeri alaturka kiremit örtülüdür. Minaresi camiye bitişik olup, çok köşelidir.
Bayezid Camii
Kırklareli il merkezinde, Hatice Hatun Mahallesi’nde bulunmaktadır. 16. yüzyılda yapılmıştır. 1593 – 1594 tarihinde Güllabi Ahmet Paşa tarafından onarımı yaptırılmıştır. Halen ibadete açık olup, kare planlıdır. Duvarların dış yüzleri alternatif tuğla sıkıştırmalı küfeki ve tuğla hatıl sıralıdır. İç süslemesi ve çatısı ahşaptan, dört mahyalı, üzeri alaturka kiremit örtülüdür. Minare kaideden itibaren küfeki taşıyla örülmüştür.
Karakaşbey Camii
Yeni Hükümet semtinde bulunan cami, 1628 tarihinde Karakaş Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Halen ibadete açık olan cami, kare planlı, moloz taştan inşa edilmiş, ahşap çatılı ve kiremit örtülü bir yapıdır. Caminin minaresi, kesme muntazam küfeki taştan, tek şerefeli ve külahı kurşun kaplamadır. Minaresi kaideye kadar yıkılmış, yeniden yapılmıştır. Camiye, sonradan, bir son cemaat yeri ilave edilmiştir.
Hızırbey Camii (Büyük Cami)
Kırklareli il merkezinde, çarşı içindedir. 1383 yılında Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı bir yapıdır. Duvarların dış yüzleri, kubbe kasnağı ve minaresi düzgün küfeki taşı ile kaplanmıştır. Son cemaat yeri ve avlu duvarı sonradan ilave edilmiştir. Minaresi tek şerefeli, kaidesi kare şeklinde ve külahı kurşun kaplamadır. Büyük Cami olarak da bilinen yapı, ibadete açıktır.
Kapan Camii
Kırklareli kentinde, yeni belediye binasının yanında bulunmaktadır. 1640 yılında Karaca İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Diğer adı Karacabey İbrahim Bey Camii olan yapı, halen ibadete açıktır. Bina esasen kare planlı olup, eski Müftülük binası sonradan ilave edilmiştir. Duvarların dış yüzü düzgün taş kaplama ve taş dizileri arası tuğla hatıllıdır. Çatısı dört mahyalı olup, ahşap üzerine Marsilya kiremit kaplıdır. Minaresi muntazam kesme taş örgülü, tek şerefeli ve külahı kesme taştan yapılmıştır.
Sokullu Camii
Müezzin mahfili, mihrap, minber ve şadırvan mermerdendir. Çatışı ahşap, saçakları dilimlidir. Tek şerefeli minaresi yeniden yapılmıştır. Halen ibadete açıktır.
Sadıkağa Camii
Pınarhisar – İstanbul yolu üzerinde olan, 14. yüzyıla ait yapı, halen ibadete açıktır. Kare plan üzerine yarı ahşap bir yapıdır.
Cedid Ali Paşa Camii
Babaeski ilçesinde, köprübaşında, asfalt üzerinde bulunmaktadır. 1555 yılında Cedit Ali Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Halen cami olarak kullanılmakta olan bu yapı, 1832’de esaslı bir onarım görmüştür. Dört satırlık kitabesi ile on satırlık onarım kitabesi mevcuttur. Kare bir plan üzerine kesme küfeki taşı kullanılarak yapılmış, üzeri kurşun kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Birinin çatısı ahşap olmak üzere, birbirine ekleme yapılmış iki son cemaat yeri vardır. Edirne’deki Selimiye Camii’nin küçük bir modelidir.
Fatih (Eski) Camii
Babaeski ilçesinde, Asfalt üzerinde tarihi çeşmenin arkasında bulunmaktadır. 1467 tarihinde yapılmış olup, halen kullanılmaktadır. Duvarları moloz taştan yapılmış olan bu caminin son cemaat yeri ahşap, üzeri kiremit örtülüdür. Minaresi yıkılmış olup, sonradan şerefeden yukarısı ahşap olarak yapılmıştır. İç kapı üzerinde iki satırlık bir yapım kitabesi mevcuttur.
Küçük Ayasofya (Gazi Süleyman Paşa) Camii
Vize ilçesi, Kale Mahallesi’nde iç ve dış surlar arasındadır. 6. yüzyılda Iustinianus döneminde yapılmış bir kilisedir. 14. yüzyılın ikinci yarısında cami olarak düzenlenmişse de günümüzde kullanılmamaktadır. Kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Üç apsisi bulunmakta olup, kubbesi on altı köşeli tanbur üzerine oturtulmuştur. Yapı, kubbeyi tutan 1.30, 1.40 cm. çapında ayaklar ve bunların arasında bulunan sütunlarla üç sahına ayrılmıştır. Mermer olan bu sütunların başlıkları Korint stilindedir. Asıl binaya narteksten, tamamen Bizans stilindeki üç mermer söveli kapı ile girilmekteydi. Taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Kubbe çapraz ve beşik tonozludur. Mihrap sonradan beton ilavedir. Minberi bulunmamaktadır. Yapı, muhtelif defalar değişiklik geçirmiştir.
Hasan Bey Camii
Vize ilçesinde, Kale Mahallesi’ndedir. 14. yüzyılın sonlarında havra olarak kullanılmakta iken, Gelibolulu Hasan Bey adında bir kişi tarafından camiye dönüştürülmüştür. Minaresiz olduğundan şekil itibariyle adeta bir türbeyi anımsatmaktadır. Kare plan üzerine kalın duvar, iri kesme muntazam taş kaplama olup, kubbesi sekiz köşe tanbur üzerine oturtulmuştur.
Sadri Bey Camii
Vize ilçesinde, Kale Mahallesi’nde 16. yüzyıla ait bir yapıdır. Ayakta, üç duvar ve kemeri kalmıştır. Yanındaki çeşme de aynı yüzyıla aittir. Muntazam kesme küfeki taşından yapılmıştır. Camiye bitişik olarak yine 16. yüzyıldan kalma harap durumda bir hamam vardır
Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
Lüleburgaz ilçe girişinde, oldukça geniş bir sahaya yayılmıştır. 1569–1570 yıllarında ibadet, ticaret ve eğitim amaçlı yapılan külliye; cami, kemerli dükkânları, hanı, hamamı, medresesi ile bir kompleks özelliği göstermektedir. Ancak, çeşitli tahribatlara maruz kalan külliye, bugün adeta birbirinden bağımsız birer yapı görünümü arz etmektedir.
Kaleler
Vize Kalesi
Vize’nin Kale Mahallesi’nde olan surlar, şehrin kuzey ve batısını kuşatmaktadır. İlk inşasının M.Ö. 72 – 76 yıllarında olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra Bizans döneminde, 527 – 565 yıllarında, tekrar onarılmıştır. Muntazam kesme iri taşların üst üste yerleştirilmesi ve aralarının sağlam bir harçla bağlanması suretiyle yapılmıştır. Bu eski surların inşasında, yumuşak, sarımsı taş bloklar, şehrin kuzeyindeki sur bedenlerinde ise muntazam kesilmiş, mavimtırak taşlar kullanılmıştır. Kalenin, Geç Bizans döneminde yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır. Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir. Yüksek burç ile güneybatısındaki dere kenarında bulunan hâkim burcun yapımına 12. yüzyıl sonu Komnenoslar devrinde başlanmış, Geç Bizans döneminde tamamlanmıştır. Halen eski Vize şehri surlarının batı ve güney kısımları ayaktadır. Batı tarafındaki surlar üzerinde birkaç burç, bunların önünde suyollarını korumak üzere yapılan bir burç daha vardır. Güney surları 3–4 m. yüksekliğe kadar korunabilmiş olup, büyük taş bloklarla yapılmıştır.
Kıyıköy Kalesi
Vize ilçesi, Kıyıköy kasabasını önemli oranda kuşatan, Bizans dönemine (6. yüzyıl) ait, Iustinianus devrinde yapılmış bir kaledir. 9. ve 10. yüzyıllarda onarım gördüğü, üzerindeki harçtan anlaşılmaktadır. Kale, güneyde Kazandere, kuzeyde ise Pabuçdere arasında denize doğru uzanan bir yamaçta kurulmuştur. Kalenin batı cephesi düz araziye inmektedir. Doğu cephesi ise zemine kadar tahrip olmuştur. Yıkılmayan yerlerinden surların kesme muntazam taşlarla kaplı, içinin moloz dolgu olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölümde duvar kalındığı 2.20 m., yüksekliği ise 2.50 m. dolayındadır. İkinci kapının yanındaki surların yüksekliği 5 m.yi bulur. İkinci burç bugün mevcut değildir. Buradaki surlar 6 m.ye kadar yükselmektedir. Güney surlarının güneyinde gizli kapısı olup, kaleden bu kapıya 180 basamak merdivenle inilir. Saray Kapısı bugüne kadar iyi korunmuştur. Tuğla üzerine kesme blok taş kaplamadır. Üçüncü burçtan altıncı burca kadar 13 m. genişliğinde bir savunma hendeği vardır. Vize Kapısı taş ve tuğla hatıllarla örülmüş, 1991 yılında restore edilmiştir.
Bunların yanında Vize’ye bağlı bazı köylerde de bir takım kale ve kule kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalıntılardan şimdilik tespit edilebilenler Akpınar köyünde dört kule kalıntısı, Hamidiye köyünde kale kalıntısı, Kızılağaç Çingene Kalesi ve Pazarlı yakınlarındaki kale/kule kalıntılarıdır.
Koyva Kalesi
Merkez ilçeye bağlı, Kuzulu köyü yakınlarında olup, M.S. 3. veya 4. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Oldukça harap durumdadır. Çok az temel kalıntıları ve galerileri bulunmaktadır.
Yoğuntaş (Polos) Kalesi
Kırklareli’nin Yoğuntaş köyünde bulunmaktadır. Oldukça harap durumdaki kalenin Helenistik dönemden önce, M.Ö. 4. yüzyıl ortalarında yapıldığı ileri sürülmektedir.
Sokullu Medresesi
Sokullu Medresesi: Tamamen kesme taştan yapılmış, kubbesi kurşun kaplamalı medrese, sağlam durumdadır.
Zindan Baba Türbesi
Hükümet Binası yanında yer almaktadır. Sağlam durumda bulunan Zindan Baba Türbesi, Bursa tipi türbeleri anımsatmakta ise de esas mahiyeti tam olarak bilinmemektedir. Tuğla ve küfeki taşından yapılmıştır. Daha önceden binanın üzerinde tahtadan bir saat kulesi bulunmakla birlikte, sonradan yıkılmıştır. İçindeki mezar, tahrip olmuştur. Üç katlı olan binaya kuzeydoğu cephesindeki küçük bir kapıdan girilmektedir. Dikdörtgen prizma şeklinde yükselen kulenin üstünde silindir şeklinde bir kasnak yer alır. Her katta, kare tabanlı tek bir hacim bulunur. Yapının bodrum katında, beşik tonoz örtülü türbe kısmı yer almaktadır.
Aya Nikola Manastırı
Kıyıköy kasabası, Pabuçdere yolu üzerinde, güney yamaçta, kasabaya 700 m. mesafededir. Bizans dönemi (6.–9. yüzyıl) kaya manastırlarının en iyi örneklerindendir. Zemin katta kilise, daha aşağıda ayazma, üstte keşişlere mahsus bölümler bulunmaktadır. Kayalara oyularak meydana getirilmiş kademe halinde hücreler vardır. Kuzey taraftaki merdivenle ayazmaya inilmektedir.
Arasta (Bedesten)
Kırklareli il merkezinde, Hızırbey Hamamı’na bitişik inşa edilmiştir. 1383 yılında ticari amaçla yapılmış olup, “T” planındadır. Kemerli duvarların dış cepheleri, bilhassa üst kısımları, hamam duvarı işçiliğinden farklı, tuğla sıkıştırmalı, alternatif taş ve tuğla sıra tekniğindedir. Kemer duvarlı, iki tuğla hatıllı üst örtüsü manastır tonozlu olup, 15 m. uzunluğunda, 12 dükkândan oluşmaktadır
Hızırbey Hamamı (Çifte Hamam)
Kent merkezinde, Cumhuriyet Meydan’nda bulunmaktadır. 1383 yılında Köse Mihalzade Hızırbey tarafından yaptırılmıştır. 1683 yılında, Hacı Hüseyin Ağa tarafından onartılmıştır. Halen faal durumdadır. Duvarların dış yüzeyi düzgün küfeki taşı ile kaplanmıştır. Kubbe fenerleri, dikkat çekicidir. Hamam, bitişiğindeki arasta ile birlikte yapılmıştır.
Çeşmeler
Kayyumoğlu Çeşmesi
Eski İstanbul yolunda bulunmakta olup, 1768 yılında yapılmıştır. İlk inşa ve onarım kitabeleri mevcuttur. Haznesiyle beraber kare planlı, yuvarlak kemerli, tek yüzlü bir çeşmedir. Üzeri beşikörtülü, tamamen küfeki taştan yapılmıştır.
Karaumurbey Çeşmesi
Karaumur Caddesi’nde bulunmakta olup, 1844 yılında yapılmıştır. Daha önceden dört cepheli iken, şimdi iki cepheli bir görünümde olan çeşmenin arka cephesinden Gerdanlı suyu akmaktadır. Haznesiyle kare planlıdır. Küfeki taşından yapılmış olup, yuvarlak kemerli bir meydan çeşmesidir.
Dördüzlü (Dört Yüzlü) Çeşme
Babaeski ilçesinde, asfalt üzerinde, hamam karşısında bulunmaktadır. 17. yüzyıl yapısıdır. Şehir suyu akıtmakta olan çeşmenin kitabesi Bulgar istilasında kazınmıştır. Kesme küfeki taştan, dört cepheli ve kubbeli bir meydan çeşmesidir. Halen tek yüzü faal olup, Edirne’nin klasik çeşmeleri tipindedir.
Cemilzade Mahmut Ağa Çeşmesi
Vize ilçesi, Kale Mahallesi, Hamam Caddesi’nde bulunmakta olup, 16. yüzyıl yapısıdır. Çeşme üzeri ufak kubbelidir. Kare planlı, iki oluklu ve yalaklı meydan çeşmesidir. Muntazam kesme küfeki taşlardan yapılmış olup, 1838 yılında tamir görmüştür.
Sultan Çeşmesi
Vize ilçesi, Bulaca Mahallesi, Asmakaya yolu üzerindedir. 1770 tarihinde yapılmıştır. Cephesinde altı satırlık Osmanlıca kitabesi vardır. Mermerden sivri kemerli, üç yalaklıdır.
Köprüler
Babaeski Köprüsü
1633 yılında IV. Murat devrinde yapılmıştır. Muntazam kesme taş kaplı, kâgir bir köprüdür. Nehir taştığı zaman zedelenmemesi için, 6 kemerli köprünün kemer aralarında büyük delikler bulunmaktadır. Nöbet hücreleri, birer dantel gibi taş işlemelidir. Kuzeydeki nöbet hücresi aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.
Alpullu (Sinanlı) Köprüsü
16. yüzyılda Sokullu döneminde yapılmıştır. Mimar Sinan’ın en muhteşem anıtsal köprüsüdür. Sivri kemerlidir. 76 cm’lik çevre taşlarını da tek taş olarak kullanmıştır. Genişliği 2,5 m.yi bulan kemer taşına hiçbir köprüde rastlanmaz. Korniş profili aynı olup, korkuluk taşı ile dış yüzleri birleştirilmiştir.
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü
Lüleburgaz girişinde, İstanbul-Edirne asfaltı üzerinde bulunmakta olup, 1569 yılında yaptırılmıştır. Çevre taşları ince yontulmuş, memba tarafındaki orta ayak detayları sağlamdır.
Küçük Köprü
Atatürk İlkokulu civarındadır. 1569 tarihinde Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Sağlam, tek gözlü, klasik tipte bir köprü olup, genişliği 4 m.dir.
Eski Kırklareli Evleri (Binalar)
Şehrin muhtelif yerlerinde bulunan mimari örnekler, çoğunlukla 19. ve 20. yüzyıl başlarına ait yapılardır. Bir kısmı, neoklasik Stilde yapılmış ve halen mesken olarak kullanılmaktadır.